“GAZZE-LÜBNAN GERİLİM HATTININ TEHLİKESİ GİDEREK TÜRKİYE’YE DOĞRU YAKINLAŞIYOR.”

Yeniden Refah Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan BEKİN, TBMM’de yaptığı açıklamada;

Birleşmiş Milletler tarafından güvenlik ve barışın korunması yönünde bağlayıcı karar alma ve beş daimî üyenin tek tek veto hakkına sahip olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Gazze Şeridi’nde meydana gelen sivil katliamları durdurmaya yönelik karar tasarılarını sürekli engelleyen ABD’nin bu tutumu insani ve ahlaki bakımından kabul edilemez bir durumdur.

ABD, Amerika kıtasında uyguladığı benzer soykırım ile yerli Kızılderililerin kendi topraklarında yok edilmeye mahkûm edilmeleri karşısında egzogami yoluyla bir avuç olarak ayakta kalmaya çalışmaları ve endogami evlilikler yapmaları onları bu korkunç sondan kurtaramamıştır. Kızılderililere karşı benzer soykırımı uygulayan ABD’nin Siyonist İsrail rejiminin BMGK’deki koruyucu temsilcisi olarak hareket etmesi hiç şaşırtıcı olmamıştır.

İşgal altındaki Filistin topraklarında zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren Filistinliler üzerinde 1948’den beri “demografik hegemonya” kurulması amacıyla uygulanmakta olan baskı ve şiddet politikaları ne yazık ki Gazze Şeridi’nde de bir yıldan beri tüm yıkıcılığıyla aynen devam etmektedir.

Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışan Apartheid Siyonist İsrail rejiminin 7 Ekim 2023 tarihinden buyana savunmasız ve masum insanlara karşı uygulamakta olduğu vahşet boyutundaki kitlesel sivil katliamlara ve sistematik ırk ayrımcılığına karşı uluslararası toplum ve İslam dünyasından dur diyebilecek güçlü ve rasyonel siyasi iradenin ortaya konulamaması, insanlığa karşı işlenen savaş suçunun tam bir yıldan beri aynen devam etmesine neden olmuştur.

Siyonist İsrail ordusunun 7 Ekim 2023 itibariyle Gazze Şeridi’nde doğrudan sivilleri ve sivil yapıları hedef alan hava saldırıları bir yıldır hız kesmeden devam ederken kuşatma altında tutulan ve hayatta kalan Filistinliler ise, ötekileştirilmiş ırk ayrımcılığına tabi olarak açlık ve yokluk içerisinde yaşam mücadelesine devam etmektedirler.

Apartheid Siyonist rejimin bir yıldır Gazze’de sürdürmekte olduğu vahşetin bir benzerini bağımsız ve egemen Lübnan topraklarında hız kesmeden üç haftadan beri devam ettirmektedir.

Siyonist rejimin oluşturmaya çalıştığı ‘Büyük Egemenlik’ projesi kapsamındaki “Vadedilmiş Topraklar” yapı taşını retorikten pratiğe çevirebilmek amacıyla hız kesmeden işgal politikalarını aynen sürdürmeye devam etmektedir.

Bu bağlamda, Ortadoğu’da kronikleşmeye yüz tutmuş çatışmaların ortaya çıkardığı istikrarsızlık ve kaosun patronajı konumundaki  ABD ve Apartheid Siyonist rejim tarafından uygulanmakta olan ayrıştırıcı politikalar sonucu  Afganistan, Pakistan, Yemen, Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde bölge siyasetinin gidişatını etkileyen ve Müslümanların yumuşak karnını oluşturan mezhep (sectarian) ve etnisite kaynaklı hassas konuların bölgenin sorunsalı hâline dönüştürülmesinin arkasındaki asıl nedenin Siyonist İsrail’in yayılmacı amacı olduğu artık bilinen bir gerçektir.

Bu nedenle, etnisite ve mezhep farklılıklarının ortaya çıkardığı kaotik çözülmelerin önünün alınabilmesi artık hayati öneme sahiptir Bu konuda atılacak güçlü adımlarla bizi “biz” yapan,  birbirimize eklemleyen ve  bütünlüğümüzü sağlayan tarihi bağlarımızı ve manevi iklimimizi ortaya koyan, birliğimizi ve birlikteliğimizi oluşturan bütünsellik hiç şüphesiz bölgemizdeki  toprak bütünlüklerinin korunması, belirsizliklerin ortadan kalkması ve barış ve kardeşlik yönünde güçlü adımların atılmasını da mümkün kılacaktır.

Bu yakınlaşmayla bölgesel aktörler arasındaki konsensüsün sağlanması durumunda, Batı’nın ortaya koymaya çalıştığı ve “mezhep ve etnisite” oryantasyonlu birbirlerine düşman yeni site devletçiklerinin de önü alınmış olunacaktır.