Gündem epey birikmişti

İsrail Zulmü Devam ediyor İsrail, Gazze üzerine uyguladığı tecridinden, zulümden, insanlık dışı davranışlarından dolayı oluşan baskıları bir nebze de olsa kırmayı başardı. En azından basının dikkatini şimdilerde Lübnan ve İran..

Gündem epey birikmişti
Atlas International Group

İsrail Zulmü Devam ediyor
İsrail, Gazze üzerine uyguladığı tecridinden, zulümden, insanlık dışı davranışlarından dolayı oluşan baskıları bir nebze de olsa kırmayı başardı. En azından basının dikkatini şimdilerde Lübnan ve İran üzerine çevirdi. Lübnan’ın kendi sınır bölgelerine yakın olan alanları uçaklarla ateş altına almış, Beyrut’un bir kısmını şimdiden Gazze’ye çevirmiş durumda. Ki niyetini de açıkça söylemişti Netanyahu.
Oysa Gazze’de 2 milyona yakın insan bir yıldan fazla bir süredir, ateş çemberi içerisinde bir o yana bir bu yana koşup duruyor. Evler yıkılmış, hastaneler yıkılmış, okullar, yıkılmış, camiler yıkılmış yaşamak için asgari ihtiyaç duyulan hemen hiçbir ürün tedarik edilemiyor. Su dahi sağlıklı bir şekilde bulunamıyor. Çocuk ölümleri başlamış, hastalıklar çoğalmış. Doğal hastalıklar bir kenara İsrail tarafından bombalanan ve yaralanan insanların dahi tedavi edilmesi mümkün olamıyor.
Dünyada hiçbir zulüm sonsuza dek sürmemiştir. Geçmişte de bu tür zulüm ve baskı düzeni kurarak insanlara hükmetmeye çalışan birçok firavun geldi geçti ama hepsi de yok oldu. Bu zamanın Firavunu da İsrail’in kendisidir. Oysa Musa (A.S) İsraillileri Firavunun zulmünden kurtarmıştı, onların çocukları Firavunlaşsın diye değil. Gerçi İsrail geçmişten beri hep böyle olmuştur, ne zaman rahata erişse mutlaka isyana ve zulme bulaşmıştır. Ne zaman dara düşse Allah’a yalvarmışlar ve bir şekilde Allah’ın yardımı kendilerine ulaşmıştır. Ama artık geçti, firavunlaşan İsrail zulüm ile abat olacağını sanıyor. Sahip olduğu silahlara ve arkasına aldığı güçlü ülkelere güveniyor.
Oysa Allah her zaman mazlumun yanındadır. Elbette mazluma yardım edecektir ve elbette zalimin zulmü sona erecektir. Hatta İsrail için vaat edilen yok oluş da mutlaka gerçekleşecektir. Tabi hepsi zaman içerisinde gerçekleşecek ve bu beklenenler gerçekleşene kadar İsrail zulmü ciğerimizi parçalıyor. Yüreğimiz yangın yerine döndü. Zulüm altında inleyen kardeşlerimizin iniltileri bizleri de perişan ediyor. Sabırdan da başka bir şey elimizden gelmiyor.
Şehidlerimiz
Yahya Sinvar, Rabbim şehadetini kabul buyursun. Tam bir kahraman, son ana kadar. Yüzyılımızın görüp görebileceği en büyük kahraman. Korkusuz bir kahraman. Böyle korkusuz kahramanlar var oldukça Gazze katil İsrail’in eline düşmez.
Ama Yahya Sinvar cephede ölmemeli idi. o bir toplumun lideri olmuştu, onun artık siyasi arenada söz sahibi olması gerekiyordu. Şehit İsmail Haniye’nin yerine geçmişti ve ölümü de ona benzemeliydi. Masa başında şehit olmalı idi. Günümüzde savaşların büyük bölümü masa başında yürümektedir ve bu yüzden lider seçilen birinin artık masa başında olması gerekirdi. Yine de gösterdiği kahramanlık ile umutlarımızı artırdı, azmimizi güçlendirdi, inancımızı tazeledi.
İran
İran çok zor bir zamandan geçiyor. Uzun zamandır çok büyük zorluklar ile mücadele ediyor. İran’ı samimi olarak değerlendirmek ve anlamak gerekiyor. Irak ile yaptığı savaşı yen atlatmışken, ABD’nin ve batılı ülkelerin ambargosu ile karşı karşıya kalmış, yıllardır, uluslararası arenada sürekli tecrit edilmiş bir hayat yaşıyor.
İran yönetimi her türlü fiili savaştan sürekli kaçınıyor. Savaş olmasın diye çok tavizler veriyor. Gerçi dolaylı olarak, el altından yönettiği güçler var ama yine de doğrudan bir savaşa asla dahil olmak istemiyor. Bu yüzden İsrail’in tüm saldırganlığına rağmen ciddi mana da bir karşılık vermiyor. Sadece kendi halkı nazarında bir görüntü vermek için bazı hareketler yapıyor. Yaptığı hareketleri de ABD üzerinden bilgi verdikten sonra yapıyor. Hal böyle olunca da İsrail ile danışıklı dövüş yapıyor gibi görünüyor. Nitekim İsrail de bu durumu çok iyi biliyor ve aynı şekilde cevap veriyor. Ortaya çıkan görüntü net olarak danışıklı dövüşe dönmüş durumda.
Öyle ilginç ki ABD İsrail’in İran’a ciddi zarar verecek her türlü saldırıdan kaçınmasını istiyor. Örneğin nükleer tesislerine saldırmasını istemediğini açıkça söyledi. Oysa ABD o nükleer tesisler yüzünden İran’a yıllardır ambargo uyguluyor. Belki de bu yüzden engelledi. Eğer o tesisler yok olursa ABD İran’a ambargo uygulamak için başka bir bahane bulamayacak.
FETÖ
Fethullah Gülen öldü. Miras olarak ne bıraktı? Kötülük. Her kes onu yaptığı kötülük ile anacak. Oysa o bir din adamı idi, bir alimdi, bir peygamber aşığı idi. Ne oldu? Tabi ki şeytanın tuzağına düştü. Kibir tuzağına…
Şeytan kendisi de kibirlenmiş ve çok yüksek bir mevkide iken aşağıların aşağısına düşmüştü. Şeytan kendi düştüğü bu durumu çok iyi biliyor ve insanoğlunun da bu tuzağa kolayca düşebileceğini biliyor. Hele hele mevkide ve makamda yükselen insanoğlunun kolaylıkla kanabileceği tuzaktır kibir.
Fetö’cülerin bu saatten sonra yapabilecekleri şey pişman olmak ve en azında kendi doğduğu topraklarda ölmek ve gömülmek olmalıdır. Bu ölüm hapiste bile gelecekse gelsin, yeter ki doğduğun topraklarda gelsin. “Vatan ve millet nutukları atarken vatansız ölmek ne garip şey anne…”
Yazacak çok konu var aslında, özet geçmek ile yetinmek istemiyorum. Gündem çok yoğun yine de bazılarına kısa kısa değindim. İnşallah devamı gelecek.

 

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.