“Yıkılasın İsrail, enkazını göreyim, Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim.” Necip Fazıl Kısakürek yıllar önce böyle haykırmıştı. Daha da ötesini, “Yahudiler, yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lanetlilerdir” demişti…
“Yıkılasın İsrail, enkazını göreyim,
Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim.”
Necip Fazıl Kısakürek yıllar önce böyle haykırmıştı. Daha da ötesini, “Yahudiler, yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lanetlilerdir” demişti.
Yıllardır, Filistin halkına etmedik işkence, etmediği zulüm kalmadı. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve sivil demeden her fırsatta öldürdü, öldürmeye devam ediyor. İnsanlık dışına çıkmış bir terör devletidir İsrail. Sırf bu yüzden bile İsrail lanetlenmeyi hakkediyor. Kaldı ki Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz de onların lanetlendiği ve lanetli bir toplum olduğunu bizlere bildiriyor. Çünkü onlar tarihleri boyunca sürekli doğru yoldan sapmışlardır ve onlar peygamber katilidirler.
Onlar “Samiri”nin torunlarıdır. Hz. Musa (A.S) tur dağına 40 günlüğüne Allah tarafından çağrıldığı vakit, bu Samiri denen adam derhal milletten altınları toplayıp, eritmiş, bir buzağı heykeli yapmış ve “işte bu Musa’nın kendisi ile görüşmeye gittiği Tanrıdır” demişti. Hz. Musa Tur dağından geri dönünce Samirinin yakasına yapışmış ve “bunu niçin yaptın, insanları niçin puta çağırdın, kim yaptırdı sana bunu” diye bağırınca, Samiri de “bunu bana şeytan yaptırdı” demişti. Onlar Şeytan ile iş birliği yaparlar, dostluk kurarlar.
İsrail demek terörizm demektir, İsrail demek zulüm demektir, İsrail demek acı ve gözyaşı demektir, İsrail demek bebek, çocuk, kadın ölümleri demektir. İsrail her türlü bedduayı, hakareti, laneti fazlası ile hak ediyor. İsrail’in yapıp ettiklerine sözler yetmiyor, nefretler tarif etmiyor, haykırmalar teselli etmiyor. Netice de İsrail kendine yakışanı yapıyor.
İsrail’in bu tür zulümlerini gerekçelendirmeye çalışanlar var. Yok “Arz-ı Mev’ud” (vaat edilmiş topraklar, yok Süleyman tapınağı imiş, yok Kudüs kıbleleri imiş, yok ata toprağı imiş, devlet kurmak istemiş, önceleri satın almış sonraları da kötü şeyler yapmaya başlamış. Tamam da bunların dedeleri haksız yere peygamber öldürmüşlerdi. O zaman da böyle gerekçeleri mi vardı?
İşin doğrusu şu ki, bu millet bu kötülüğü genlerinde taşıyor ve nesilden nesile devam edip gelmiştir. Bu milleti yok etmedikçe sürekli yeryüzünde fesat çıkarmaya devam edecekler. Bunların yaşadığı dünyada kan ve gözyaşı asla eksik olmayacaktır.
Aslında şöyle bir durum daha var. İsrail ve Yahudiler biz Müslümanların değil, batılıların sorunu idi. Nitekim Hitler batılıların Yahudilere karşı olan düşüncelerini net bir şekilde ortaya koymuş biridir. Ve kendi döneminde bu düşünceler çokça destek bulmuştur. Nerede ise tüm batı Yahudilere dünyayı dar etmişlerdi. Onlara yaşama hakkı bile tanımamışlardı. O dönemde Osmanlı onlara kol kanat germişti.
Yazının başlığına dönecek olursak. Hamas’ın yaptığı son operasyon ile ilgili bazı şüphelerim var, açıklayayım. Hamas şok bir baskın gerçekleştirmiş, İsrail topraklarına sızmış, içeriye silah sokmuş, yüzlerce kişi ile beraber üst düzey komutanlar rehin almış, birkaç noktayı ele geçirmiş ama 6 gün geçmiş İsrail hala şoku atlatamamış. Hamas’a karşı yüzyüze bir askerî harekât başlatmamış, sadece hava saldırıları ile yetiniyor. Kaybettiği toprakları da geri alamamış. İsrail’in demir kubbesi delik deşik olmuş, meşhur MOSSAD itibar kaybetmiş, güçlü İsrail devleti algısı yer ile yeksan olmuş gibi şeyler konuşuluyor.
İşte tam da bunlar ile ilgili şüphelerim var.
Hatta daha da ileri gidip şunu bile düşünüyorum. Haması böyle bir baskına teşvik eden de İsrail’in kendisidir. Yani MOSSAD’ın parmağı bile vardır. İsrail gücünü kaybetmiş değil, MOSSAD uyuyakalmış değil, İsrail’in demir kubbesi delik deşik olmuşsa bile bilinçli bir hareket var.
Bunlar için de iki sebep açıklayacağım.
Bir, İsrail bugüne kadar hep zalim tarafta idi, zulüm eden, haksız yere öldüren taraf idi. Şimdi ise mağdur taraf oldu. Artık batı İsrail’e gönül rahatlığı ile destek veriyor. İsrail haksız iken haklı taraf oldu.
İki, İsrail hedef büyüttü. Hem de kendini mağdur duruma düşürerek asıl büyük hedefine kolaylıkla kavuşacak. Büyük hedef ne? Başlangıç olarak Gazze’nin tamamı… Bunca süredir, sanki yenilmiş bir hava estiriyor. Öldürülen İsrailli çocuklar, evini yurdunu terk eden Yahudi aileler, kan ve gözyaşı. Hepsi İsrailin topraklarında gerçekleşti. Amacına ulaşmak için sonuna kadar bekleyecek ama eminim ki arkasına zaten var olan batının desteğini alacak, hatta batılılar topyekün silah ve mühimmat desteği de verecek hep birlikte başta Gazze’nin tamamını alacaklar. Sonrasında elbette Filistin’in geriye kalanını..
Temennim odur ki, bu şüphelerimde haklı olmayayım. Ama şunu da bilirim ki, İsrail’in sahip olduğu silah ve mühimmat birçok büyük devlette bulunmuyor. Yine bilim de teknolojide İsrail çok ileride bir terör devletidir. Bu dünyada Allah’ın dilemesi dışında kimse mucize de yaratamaz. Hamas 40 kilometre kare bir alanda ne kadar gelişme göstermiş olabilir ki. İran dışında doğrudan destek veren hemen hiçbir ülke de yok Hamas’a.. Yani mevcut imkanlar ile İsrail’e karşı başarı elde edebilme şansı yok. Yani Hamas burda tuzağa çekildi, oyuna getirildi. Tabi ki tarihte “Nice azlar nice çoklara galip gelmişlerdir.” Bu bizim kitabımızda da yazar ancak bunun gerçekleşmesi için önemli bir şart var, onu da İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un sözleri ile belirteyim;
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.