İnsan hücrelerinden üretilen küçük canlı robotlarla hasarlı dokuların iyileştirilmesine katkı sunulacak.
Mimarlık alanında yüksek lisans yapmak için geldiği ABD’de sentetik biyolojiye ilgi duyan Gizem Gümüşkaya, insan hücrelerinden ürettikleri küçük canlı robotlarla hasarlı dokuları iyileştirmeye yardımcı olmanın yanı sıra bunları mimarlık alanında da yapı malzemesi olarak kullanarak çevre dostu yeni inşaat metotları geliştirmeyi hedefliyor.
BU ROBOTLARA ANTHROBOT ADI VERİLDİ
Tufts ve Harvard üniversitelerinde doktorasını tamamlayan Gümüşkaya, insan hücrelerinden “anthrobot” adını verdikleri küçük canlı robotlar ürettikleri araştırmalarına ilişkin bilgi verdi.
Türkiye’de doğup büyüyen ve lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde tamamlayan Gümüşkaya, lisans eğitiminin ardından Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde mimarlık yüksek lisansı yapmak için ABD’ye geldiğini söyledi. Gümüşkaya, yüksek lisansını yaparken sentetik biyolojiyle tanıştığını belirterek, bu alanda da tasarım yapılabildiğini ve hücrelerin DNA’larıyla oynayarak yeni biyolojik yapılar üretilebildiğini dile getirdi.
Mimarlık yüksek lisansını yaparken eş zamanlı olarak sentetik biyoloji alanında da yüksek lisans eğitimine başladığını söyleyen Gümüşkaya, “Tasarımcı olarak bu benim çok ilgimi çekti ve tamamen biyoloji alanına daldım.” dedi.
Gümüşkaya, yüksek lisans eğitiminin ardından Tufts ve Harvard üniversitelerinde laboratuvarı olan biyolog Michael Levin ile doktora çalışmalarına başladığını, 5 yıl boyunca sentetik biyoloji alanında daha derin çalışma fırsatı bulduğunu ve doktorasını geçen hafta bitirdiğini anlattı.
Başlangıç noktasının mimarlık olduğunu belirten Gümüşkaya, “anthrobotların” tasarım gereği kendi kendini inşa eden sentetik yaşam mimarileri olduğunu söyledi.
Gümüşkaya, bitkiler gibi biyolojik yapıların tek bir tohumdan büyüyerek çok hücreli bir yapıya dönüşme sürecini inşaat sektöründe uygulama fikrinden yola çıktığını dile getirerek, “Anthrobot tek bir insan hücresinden 2 hafta süresinde türeyebilen çok hücreli, kendi kendine hareket edebilen bir robot.” diye konuştu.
Yapılması gereken tek şeyin “anthrobotların” glukoz içerikli bir sıvıyla beslenmesi olduğunu ifade eden Gümüşkaya, bunların 2 haftanın sonunda kendi kendine hareket edebilen canlılara dönüştüğünü ve beslenme dışında geri kalan her şeyi kendi kendilerine yapabildiğini dile getirdi.
Gümüşkaya, nihai hedefinin “anthrobotların” mimarlık alanında kullanılması olduğunu vurgulayarak, “Küresel ısınmayla doğaya salınan karbonların yüzde 40’ından çoğu inşaat sektöründen geliyor ve biyolojiye baktığımız zaman doğaya karbon salmayı bırakın doğadan karbon alarak büyüyen bir inşa metodu var. Bu özelliği mimarlığa getirebilirsek küresel ısınma açısından da çok güzel sonuçlar olabilecek yeni metotlar geliştirmiş olacağız. Dolayısıyla benim kalbimdeki nihai amaç, bunların daha büyük hallerini yaparak yapı malzemesi olarak kullanmak.” diye konuştu.
HASARLI DOKULARIN İYİLEŞMESİNE YARDIM EDİYOR
“Anthrobotların” biyolojik tabanlı canlılar olmaları nedeniyle tıpta birçok uygulama alanı olduğuna işaret eden Gümüşkaya, bunların hasar görmüş sinir hücrelerini iyileştirebildiğini söyledi.
Gümüşkaya, “Bu robotlar bir araya gelip birbirlerine tutunarak daha büyük yapılar üretebiliyor. Bu ürettikleri yapılar da köprü gibi görev görüp, eğer bir sinir dokusunda yırtık varsa o yırtığın üzerine yerleşerek o köprünün altından sinirlerin iyileşmesini sağlıyor ve bunu da 3 gün gibi çok kısa bir sürede yapıyor.” dedi.
Gümüşkaya, bu robotların sinir zedelenmeleri, alzheimer, parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini, bu alandaki araştırmalarına devam edeceklerini dile getirdi.
Araştırmalarının ABD’de çok güzel yansımaları olduğunu belirten Gümüşkaya, mimari alan için ufak bir adım olsa da tıp alanında şu an uygulamaya nispeten daha yakın olduklarını ve özellikle tıp camiasından güzel tepkiler aldıklarını söyledi.
Gümüşkaya, bir sonraki aşamada deneyler yapacaklarını, insan vücudunda zarar görmüş dokular üzerindeki deneylerin tamamlanmasının ardından ABD Gıda ve İlaç Dairesi ile iletişime geçeceklerini ifade etti.
Bu robotların genetikle oynanarak üretilmediği vurgulayan Gümüşkaya, “Yani bir insanın, bir hastanın kendi hücrelerinden robotları yapabileceğiz. Dolayısıyla o robotları geri o hastanın vücuduna koyduğumuz vakit vücudun onu yabancı madde olarak algılamayacağını ve doku reddinin olmayacağını düşünüyoruz. Tamamen hastanın kendi DNA’sını taşıyan bir robot olacak.” diye konuştu.
Gümüşkaya, söz konusu robotların hücrelerin kendi biyolojik zekaları kullanılarak üretildiğini ancak ileride yapay zeka da kullanılarak daha ilginç noktalara taşınabileceğini dile getirdi.
Kendini hala bir mimar olarak tanımladığını kaydeden Gümüşkaya, “Sadece taş ve çimento yerine mimariyi biyoloji hücreleriyle yapıyorum.” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.