İran Bizi Kıskanıyor mu?

Gazze’den dışarı çıkamıyorum, hala etrafımda can çekişen çocuklar var, sinir krizi geçiren annelerin feryatları kulaklarımı patlatıyor. Refah şehrine kaçıp sığınabilen ailelerin çadırlarda yaşam mücadelesi sürerken kimisi kaçabilecek imkân bulamamış, İsrail’in bombalar ile yıktığı binaların arasında yaşamaya devam ediyor.
Küçük bir bölge olan Gazze’nin tamamı yaklaşık 2,5 milyon insana ev sahipliği yapıyorken, zaten su ve alt yapı yetersizliği olan bu şehirde, hala bombalar yağıyor. Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah sınır kapısını da şimdi İsrail tamamen kapatmış ve tüm geçişleri iptal etmiştir. Şimdi artık Gazzeliler İsrail tarafından tamamen kuşatılmış durumda, yani İsrail’in insaf ve merhametine! kalmış durumdalar.
Batı devletleri İsrail’e olan sadakatlerinde milim sapmadılar, tüm yaşanan vahşete rağmen. İsrail’in sınır tanımaz vahşetini zaman zaman dile getirseler de, hatta Refah saldırısını bahane ederek İsrail’e karşı tavır almış gibi görünseler de, Silah ve mühimmat sevkiyatı devam ediyor.
Hollanda’nın Lahey şehrinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı (UCM) tarafından İsrail aleyhine çıkan onca karara rağmen Batı hiçbir aksiyon almıyor. En son UCM savcısı tarafından Netanyahu için yapılan tutuklama kararı başvurusu başta ABD olmak üzere batı tarafından reddedildi. Hadi ABD bu mahkemenin üyesi değil uymaz diyelim oysa tüm Avrupa ülkeleri bu mahkemeye üye ve bu mahkemenin kararlarını bağlayıcı olarak kabul ediyor. Türkiye’yi de Osman Kavala konusunda Mahkeme kararına uymadığı için ölesiye eleştiriyorlar ve nerede ise yaptırım uygulayacaklar. Şimdi kendileri de karara uymayacaklarını beyan etmeye başladılar. Başta dostumuz ve Irkdaşımız Macaristan açıkça kabul etmeyeceklerini söyledi. İsrail’e olan desteklerinin sonsuz olduğunu hemen açıkladı hem de başbakan Orban bu açıklamayı yaptı.
Müslüman Ülkelerinden bahsetmek bile istemiyorum. Toplanıyorlar, kınıma kararı alıyorlar, dağılıyorlar. Acayip bir kısır-döngü içerisindeler. Ne Batı ne de ABD ile araları bozulsun istemiyorlar. İsrail ile ticaretlerini bile kesmeyen çok sayıda Müslüman ülke var.
Bir de İran var. Arap olmayan bir Müslüman ülke, sözde Filistin’e destek veren ülke. Ama nasıl bir destek verdiği bir türlü anlaşılmayan bir ülke. Yine de diğer Müslüman ülkelere göre desteği çok anlamlıdır. En azından Batı ve İsrail İran’ın bu desteğinden çok rahatsız oluyor, bu da bir şeydir.
İran’ın bir de Türkiye ile ilişkileri var ki çok muğlak yani karmaşık. Görüntüye bakıyorsun, çok iyi komşu, bazı uygulamalara ve açıklamalara bakıyorsun tam bir kardeş ülke. Bazen de öyle tuhaf şeyler yaşanıyor ki değil kardeş olması düşman olsa ancak böyle yapar diyorsun.

Bir de Türkiye’ye karşı bir gösteriş havası var ki, çok değişik, komik.
Son olay, İran Cumhurbaşkanı Reisi ve heyeti taşıyan helikopter düşüyor, nerede düştüğünü bulması için Türkiye’den yardım istiyorlar, Türkiye çok hızlı aksiyon alıyor ve bir Akıncı İHA görevlendiriyor, İHA bir süre sonra yeri tespit edip İran makamlarına bildiriyor, İranlılar da tespit edilen noktaya gidip helikopteri buluyorlar. Her nedense İran tarafından, düşen helikopterin yerini İran’ın İHA’sı tespit etmiştir açıklaması yapılıyor.
Türkiye, tarih boyunca İran’a karşı samimi olmuştur, iyi komşuluk ilişkileri kurmaya özen göstermiştir. Geçmişte Atatürk zamanında bunu göstermiştir. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan İran’ın nükleer programı konusunda haklılığını dünyaya anlatmaya çalışıyor. İran’a uygulanan ambargonun İran halkına zarar verdiğini söylüyor ve İran’ın kardeş olduğunu dile getiriyor. Bu hemen tüm halkımız tarafından da samimiyetle kabul görüyor. İran bunca samimi desteğimize rağmen asla samimi tavır sergilememiştir. Bunun sebebi acaba bizi kıskanıyor olması mı?