Kozmik bilim! Metafizik alemden mesajlar -1

“Evrenin yapısını bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak ve anlatabilmek insana derin bir iman duygusu verir.”

Albert Einstein

Kozmik Bilim ve Bilinç’in Türkiye’de yeni bir konu olması ve bilinmemesine rağmen dini boyutunun önemine binaen bizlerden desteğini esirgemeyip dini, ilmî ve fennî açıdan anlayıp anlatmaya çalışan ve her an yanımızda olan din hadimlerine ve bilim adamı din hadimlerimize, bizi her platformda destekleyen Kozmik Bilinç şuurunda olan bütün insanlığa, teşekkürü bir borç biliyoruz. 

Gelişen bu süreç içinde önceleri karşı çıkılan kozmik anlayış, ve metafizik alem bugün geldiği noktada bizi tenkit edenler tarafından da paylaşılmış; hatta “Kozmik Bilim ve Bilinçle Yaşam Enerjisi” kitabının konuları ve konferanslarda paylaşılanların kaynak belirtilmeden aynen alınması da fikirlerimizin paylaşıldığını göstermektedir. 

Metafizik ve kozmik alemle ilgili günümüzde pek çok konular dile getirilmektedir!

Bizler bu satırlarda her yazdığımızı insanlıkla konferanslarımız da ve televizyon konuşmalarımızda paylaşmış en önemlisi de kitaplaştırarak ahirette bizleri kurtaracak bir eser olarak insanlığın hizmetine bir kaynak kitap bırakarak tarihe kayıt düşmüşüzdür!

Kozmik bilim konuşmalarımda bahsettiğimiz gibi alimin vazifesi, ilmin sırlarını ilim ve fen noktasında asrın idrakine uygun olarak ortaya koymak ve ilmin üzerindeki perdeyi kaldırmak, kapıyı aralamak ve insanları uyarmaktır.

Dünyamız yeniçağa, ışık, hız ve teknoloji çağına girmektedir. 

Dünyamızdaki hadiseler, olağanüstü bir hızla yaşanmakta. Zelzeleler, tufanlar, iklimsel değişimler, kutuplardaki buzulların erimesi ve savaşın giderek artan bir vahşet halini alması… Acaba bütün bu olanlar, bize sanki geçmişten bir ders verir gibi, Nuh Tufanı’nı, Ad-Semud Kavmi’nin helakini, Firavun ve Nemrut ile mücadele vaktinin geldiğini, kıyametin yaklaştığını mı hatırlatmaktadır? 

Yaratıcı’nın bize verdiği mesajı iyi kavramak gerekiyor. 

Her kışın baharı müjdelediği gibi, günümüzdeki bu karanlık dünyanın da aydınlatıcılar tarafından, güneşin bir gün mutlaka tekrar doğudan doğarak nura gark olup aydınlanacağı mesajını mı veriyor? 

Dünyamızda bugün mistik manada “Hz. İsa (a.s.)” ile “Vazifeli Mehdi”yi bekleyenler, yanında spritüel boyutta “ışığı”, uzaydan medet umanlarsa çok boyutlu farklı beklentiler içerisinde. 

Hatta üç boyutlu dünyamızda fiziki ve farklı mistik, astral ve ruhi boyutta yaşadığını iddia edenlerin önemsenecek sayıda olduğunu, her gün dünyada ve ülkemizde yüz yüze yaşayıp paylaşanlardanız. Çünkü dünyadaki bütün bu gruplarla ilim, fen noktasında istişareler ve bilgi alışverişi yaparak, “mevcut hakikatleri” paylaşmaktayız.

Kainatta tesadüf yoktur!!

Her şey Kadîr-i Kayyum! 

Olan yaratıcının kudretindedir!

Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur; kadir’i mutlak olan Allahın mülkünde, yalnız  onun kuvvet ve kudretinle ve ancak onun irade ve tedbiriyle, ve yine onun rahmet ve hikmetiye, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtrî vazifelerle kainatta tavzif edilmişlerdir!

İnsan madde gözüyle bunları idrak edemez..!

Kainatta her şey enerjidir!

Canlı cansız diye bilinen her şey enerji -frekans -titreşim yayar!

Metafizik sadece görünmeyen yaratıklar cin, melek vesaire gibi yaratıklarla kısıtlı değildir!

Metafizik; 

İnsan olarak düşündüğümüzde her konuşmamızın, her bakışımızın, her düşüncemizin, her ibadetimizin, her söylemimizin bir rezonansı-titreşimi vardır!

Her asırda vazifeli âlimler bilim adamları metafizik boyutta bunların izahlarını yapmış Bediüzzaman hazretleri de risale Nur külliyatında 29. sözde bu metafizik boyutta oluşan hadiseleri  akılları gözlerine inenlere izah etmiştir!

“Denilebilir ki, hayat olmazsa, vücut vücut değildir, ademden farkı olmaz. 

Hayat ruhun ziyasıdır. Şuur hayatın nurudur. 

Kainatın her katmanının kendilerine münasip sahipleri vardır!

Elbette sadık bir hadis  ve kat’î bir yakin ile hükmolunur ki, şu kusûr-u semâviye ve şu buruc-u sâmiyenin dahi kendilerine münasip zîhayat, zîşuursekeneleri vardır. 

Balık suda yaşadığı gibi, güneşin ateşinde dahi o nuranî sekeneler bulunur. 

Nar, nuru yakmaz. Belki ateş ışığa medet verir.

Elbette, o Kadîr-i Hakîm, bu kusursuz kudretiyle, bu noksansız hikmetiyle, nur gibi, esirgibi, ruha yakın ve münasip olan sair seyyâlât-ı lâtife maddeleri ihmal edip hayatsız bırakmaz, câmid bırakmaz, şuursuz bırakmaz..! Belki, madde-i nurdan, hattâ zulmetten, hattâ esirmaddesinden, hattâ mânâlardan, hattâ havadan, hattâ kelimelerden zîhayat, zîşuuru kesretle halk eder ki, hayvânâtın pek çok muhtelif ecnasları gibi pek çok muhtelif ruhanîmahlûkları, o seyyâlât-ı lâtife maddelerinden halk eder. Onların bir kısmı melâike, bir kısmı da ruhanî ve cin ecnaslarıdır.”

ALLAH’IN İSİMLERİ KAİNATTA YARATILAN BÜTÜN HAKİKATLERİN TEMELİDİR!

İslam metafiziğinin Allah Teâlâ’nın isimlerine dayandığından hareketle şifa, hastalık ve tedavi gibi tıbbın ana konularının ilahi isimlerle alakası incelenmiştir. 

Esma-i hüsnâ’nın (Allah’ın güzel isimleri) her birinin kâinat ve insanda tecellileri vardır. Her bir ismin tecellisi eşya ve insanda ayrı hallerin ve durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. 

Hastalıkların, bâtıl inançlar, esrarı çözü- lememiş bir takım gizemli nesne ve olaylarla ilintilendirilerek, muayyeniyetin; sebep-sonuç ilişkisi  ihmal edilmesi ilmi gelişmenin önündeki en büyük engeldir… 

Devam edecek..